* Günümüzde İslamî kavramlar yerli yersiz kullanılmaktadır. Bu kavramların yerine oturtulabilmesi için İslam'ı hayatımızın bir parçası haline getirmemiz gerektiği açıktır.
* Bizim Batı'yı kabullenişimiz, öznel (bireysel) açıdan bakıldığında "romantik duygulanımların" sonucu olduğu tespit edilebilir. Deyim yerindeyse Batı'yı safça denebilecek bir coşkuyla ve bir hesaplaşma ihtiyacı duymadan kabullendik.
* Namık Kemal, Recâizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret, Mehmed Akif, Hüseyin Cahit, Halit Ziya, Mehmed Rauf ve benzerleri Batı'ya halis duygularla hayrandılar. Fakat bu hayranlık içinde bir hesap barındırmıyordu. Onlara göre Batı ilminin, uygarlığının beşiğiydi ve biz bu ilme ve uygarlığa talip olmalıydık.
* Peki İslam'ın öngördüğü ve övdüğü ilim ile Batı'nın sunduğu ilim aynı şey miydi? Tabi ki hayır...
* Peki Batı ile hesaplaşma nasıl yapılabilir? Öncelikle Batı'yı anlamalıyız, Batı'yı anlamak ise onun kavram ve terimlerini anlamaktan geçer. Batılılaşma sürecinde pek çok Batı menşeli kavram Türkçe'ye aktarıldı. Fakat bu aktarım sadece sözlük karşılığını vermek suretiyle yapılıyordu ve bu şekli ile de kullanılmaya devam edildi.
Devam Edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder