31 Aralık 2011 Cumartesi

Yılbaşı hakkında-İskender Pala-02.01.2009

Bir kesit:

...en basit tanımıyla Hicret'ten koparılıp Noel'e bağlanır, Noel kutlamaları için özel ve tüzel hazırlıkları arttırırsınız. İşin ilginç yanı bu değişikliği de laiklik adına yapmış, Hicri takvimden kaçıp Gregoryan takvime kapılanmışsınızdır. Hak Peygamber'den kaçıp Papa'ya sığınmak yani...

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=789617

Cüneyt Özdemir-Sarhoş Atlar Zamanı

Muhammed İkbal Abi'nin yorumlarda eklediği yazıyı anasayfadan herkesin görebilmesi için ekledim. Yazıyı okumanız şiddetle tavsiye edilir.

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073984&Yazar=CUNEYT-OZDEMIR&Date=30.12.2011&CategoryID=97

Hayırlı Geceler

30 Aralık 2011 Cuma

Uludere olayına kamuoyu tepkileri hakkında

Facebook veya Twitter ortamlarını kullanmadığım için bilmiyorum ama haber7 ve ekşisözlük'ten gördüğüm yorumlar, Türkiye halkının bölünme yolunda ciddi nefret söylemleri geliştirdikleri yönünde.

Yazık...

Nerden baksan tutarsızlık...

"Taraf" gazetesi manşetini "Devlet Halkını Bombaladı" olarak yayımlamış bugün. Başbakanımızın ise bu kadar geç bir açıklama yapması ve bunu da bir gazeteye çatarak, Taksim'de "bir arabanın taşlanmasını neden yazmıyorlar" diye gazetecilere kızarak yapması manidar. Taşkınlıkları masum görmüyoruz ama ortada bir bombalama var. Bunun açıklamasını yapmadan, bu olayla ilgili gelişen hadiseleri değerlendirmek zannımca geç gelen bir açıklamayı daha da kötü kılmıştır.
Bekir Bozdağ "kasıt yoktur" minvalinde bir açıklama yapıyor. Hükümeti rant için suçlamak boşboğazlıktır ama bu ülkede hükümetten başka bu işi "kasıtlı" yapabilecek güçler yok mu? Velev ki bazı karanlık odakların kastı olmasın,sadece hatadan ibaret olsun,bu hatayı sorgulayacağınız yönünde beyanlar neden vermiyorsunuz?

Yaptıkları basın toplantısı için,
Teşekkürler Mazlum-Der,İHH,AGD ve diğer STK'lar...

http://www.haber7.com/haber/20111230/Erdogandan-Uludere-icin-ilk-aciklama.php

http://www.mazlumderistanbul.org/default.asp?sayfa=haber_detay&haber=1363

Vesselam
Allah yardımcımız olsun...

Uludere Olayına dair...

İnsanların belli bir coğrafyada ölmesi öyle rahat ki kimimiz için, "onlar teröristti zaten" diyebiliyor bu zat-ı muhteremler. İddiaları boş çıkınca "kaçakçılık yapıyorlarmış aaa" diyerek ya kendilerini haklı çıkarıyorlar ya da olayın vehametini azaltmaya çalışıyorlar.

Toplum olarak kendimizi sorgulamamızın vakti epey geçti. Artık öyle bir noktaya geldik ki ulusalcıları geçtim, muhafazakar kesimden bile "Kürtlerin ekseriyeti haindir!" sözlerini duymaya başladık.


29 Aralık 2011 Perşembe

Pasif ve Dışlayıcı Laiklik - ABD, Fransa ve Türkiye (Emin Özellikle sana!)

Ülkemizde "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" olarak tariflenen laiklik, dinin siyaset sahnesindeki etkisinin her zaman hissedilmesinden dolayı tartışmalı bir başlık olagelmiştir. Bireysel ve toplumsal hayatın dinin ve siyasetin etki ve egemenlik alanlarından uzaklaştırılması ihtiyacı dünyadaki ülkelerin çoğunluğunda laiklik formülüyle çözülmüştür. Ancak uygulamadaki farklılıklar nedeniyle laiklik siyaset bilimcilerin daimi bir tartışma konusu olmuştur.

Ahmet T. Kuru, laik devletlerin dine yönelik politikalarındaki ayrılıkları ABD, Fransa ve Türkiye'deki uygulamalar üzerinden inceliyor. Laiklikle ilgili politikaların şekillenmesinde etkili olan ideolojik mücadelenin tarihi koşullar altında belirlendiğini aktaran yazar, dine toleranslı "pasif laiklik" ve dini kamusal alandan dışlayan "dışlayıcı laiklik"i karşılaştırıyor. Kuru, Amerika'da dine hoşgörülü devlet politikaları ile Fransa ve Türkiye'de kısıtlayıcı politikaların belirleyici olduğu karşılaştırmalı siyaset analiziyle laiklikle ilgili çalışmalara önemli bir katkı sunuyor.

YAZAR HAKKINDA

Ahmet T. Kuru: San Diego Eyalet Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü'nde Doçent'tir. Columbia Üniversitesi'nde Prof. Alfred Stepan'ın Demokrasi, Hoşgörü ve Din Araştırmaları Merkezi'nde başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş ve postdoktora çalışması yapmıştır. Washington Üniversitesi'nde savunduğu doktora tezi Amerikan Siyaset Bilimi Derneği'nin Din ve Politika Şubesi'nce yılın en iyi tezi seçilmiştir. Bu kitabın İngilizcesi, Society for Scientific Study of Religion tarafından yılın kitabı seçilmiştir. Alfred Stepan ile birlikte editörlüğünü yaptığı Democracy, Islam, and Secularism in Turkey adlı kitap 2012'de Columbia University Press tarafından basılacaktır.


Yayın Evi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları


Kitap ile ilgili Eleştiri
: Ahmet T. Kuru

http://www.bisav.org.tr/yayinlar.aspx?module=makale&menuID=3_3&yayintipid=3&yayinid=39&makaleid=734

Batı Uygarlığının Krizi (Edward Carpenter)

Batı uygarlığının yaşadığı köklü krizin temelleri ve sonuçları neler?
Modern bilimin imkânları ve zaafları neler?
Bilim, Batı uygarlığını neden ve nasıl çöküşün eşiğine getirdi?
Bütün fikri’nin yitirilmesi insanlığa neden pahalıya patladı?
Dindar ve mistik bir sosyalizm mümkün mü?

İngiltere’nin en ilginç sosyal ve tarih felsefecilerinden Carpenter, bu kitabında, Batı uygarlığının yaşadığı köklü krizi bütün yönleriyle tartışır ve çözüm önerileri sunar. Hint düşüncesinin, özellikle de Gandi ile Tagore’un etkileri, Carpenter’ın bu kitapta Batı uygarlığına çok köklü eleştiriler yöneltmesine imkân tanımıştır.

Carpenter, bu kitabında, Batı uygarlığının nitelik yerine niceliği öne çıkarmasının, Batı toplumlarını ve dünyayı büyük bir çıkmazın eşiğine getirdiğini gözler önüne serer. “Uygar Batı” imgesinin bir efsane olduğunu göstermek için Amerika’daki, Afrika’daki ve Avustralya’daki “yerli” kabîleleri inceler. Batı dışındaki toplumları ve kültürleri “barbar” olarak nitelendirmenin ne denli yanlış olduğunu örneklerle ortaya koyar.

Carpenter, ayrıca Batı uygarlığının yaşadığı krizi, mistisizm ile sosyalizm arasında bir sentez yaparak aşacağı önerisini ayrıntılı olarak tartışır.


Edward Carpenter (1844-1929) İngiliz sosyal ve tarih felsefecisi. İngiltere’de dindar ve mistik bir sosyalizm anlayışının geliştirilmesine öncülük etti. İngiliz İşçi Partisi’nin kurulmasında önemli rol oynadı. Uzun bir süre Hindistan’da yaşadı, Hint düşüncesinin, Gandi ve Tagore’un derin etkisinde kaldı. Genelde uygarlığa, özelde Batı uygarlığına karşı sert eleştiriler yöneltti.


Okuma Parçası:
Carpenter ve Öncü Bir Batı Uygarlığı Eleştirisi; Bilim, Toplum, Tabiat ve Tarih Felsefesi Metni
Aydınlanma’nın Hayallerinin Hayaletlere Dönüştüğü Alacakaranlıklar Zamanı... Marx’ın Komünist Manifesto’suna, “Avrupa’nın üzerinde kara bulutlar kol geziyor” diyerek giriş yaptığı bir zaman dilimi...
Okuma Parçası’nın devamını okumak için tıklayabilirsiniz>

İÇİNDEKİLER

Sunuş
Carpenter ve Öncü Bir Batı Uygarlığı Eleştirisi; Bilim, Toplum, Tabiat ve Tarih Felsefesi Metni (Yusuf Kaplan)

Önsöz
Birinci Bölüm
Batı Uygarlığı: Teşhisi ve Tedâvisi

İkinci Bölüm
Modern Bilim: Bir Eleştiri

Üçüncü Bölüm
Geleceğin Bilimi: Tahmin

Dördüncü Bölüm
Suçluların Savunması: Bir Ahlâk Eleştirisi

Beşinci Bölüm
Soyulma: Lamarck ve Darwin

Altıncı Bölüm
Gelenek

Yedinci Bölüm
Rasyonel ve İnsancıl Bir Bilim

Sekizinci Bölüm
Yeni Ahlak

Ek
Uygarlık-öncesi Toplumların Bazı Özellikleri ve Âdetleri Hakkında Notlar

JENERİK

kitabın başlığı batı uygarlığının krizi
yazarı edward carpenter
türkçesi orhan düz

külliyat yayınları 00003
ara/cı metinler 0002
tarih 001
tarih felsefesi 001

kitabın orijinal ingilizce başlığı civilisation: its course & cure
yayıncısı george allen & uwin ltd., 1921

genel yayın yönetmeni yusuf kaplan
editör ismail doğu
kapak tasarımı nüans ajans
iç tasarım mürettibhane
baskı-cilt kurtiş matbaacılık

birinci baskı istanbul, mayıs 2008
fiyatı 13,00 ytl

isbn 978-605-5976-02-6
yayıncı sertifika no 0707-34-008811
kitap boyutu 15 X 20.5 cm
sayfa sayısı
jenerik 12 sayfa
gövde metin 236 sayfa
indeks 14 sayfa





Putların Alacakaranlığında (Friedrich Nietzsche)

Çağımız neden yeni bir paganizm / putperestlik çağıdır?
Nietzsche, niçin ve nasıl büyük bir putkırıcıdır?
Aklın putlaştırılması, büyük "cinayetler"i nasıl aklamakla sonuçlanmıştır?
Bir ruha sahip olma cesaretine sahip olmak ne demektir?
Nedenlerle sonuçların karıştırılması insanlığa neden pahalıya malolmuştur?

Nietzsche, Türkiye'de çevirilerin yetersizliğinden ve düşüncelerinin derinliğinden ötürü tam olarak anlaşılamamış, çoklukla yanlış anlaşılmış cins bir düşünürdür.

Nietzsche, bu kitapta, düşüncesine damgasını vuran iki yakıcı sorunu çarpıcı ve sarsıcı bir dille tartışıyor: Tanrı'nın öldürülmesi, insanın ve aklın Tanrısalaştırılması, dolayısıyla insanlığın nihilizmin eşiğine sürüklenmesi, hayatın anlamsızlaşması ve insanın sahte putların pençesinde kıvranması.

Nietzsche, Socrates'ten başlayarak, aklı ve insanı putlaştıran bütün bir Batı düşüncesinin bütün putlarını teker teker kırar. Derinlikli bir soykütüğü ve kazı çalışması yaparak, hem nefes kesici bir Batı düşünce tarihi özeti sunar, hem de geliştirdiği kışkırtıcı, imajinatif ve çığır açıcı üslubuyla çağımızın putlarını birer birer ifşa eder ve tarihe gömer.

Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900) Çağımızın en büyük düşünürlerinden. Bütün eserlerinde, Tanrı’nın öldürülmesinin insanlığı nasıl büyük felâketlerin ve nihilizmin eşiğine sürüklediğini gösterdi. 11 yıl zihnÎ dengesini kaybetti ve sonunda intihar etti. Başlıca kitapları: Trajedinin Doğuşu, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Kudret İradesi.

İÇİNDEKİLER

Okuma Parçası-1
Bir Putkırıcı ve Hakîkat Arayıcısı Düşünürün Arkeolojik Bir Zihin Analizi (Yusuf Kaplan)
Neden Yeniden Nietzsche?
Evet, “neden Nietzsche?”: Türkçe’de “mebzul” mikatarda “Nietzsche” var; neredeyse bütün kitapları çevrilmiş durumda üstadın. Yeni Nietzsche çevirilerine neden ihtiyaç duyuldu, öyleyse?
Okuma Parçası’nın devamını okumak için tıklayabilirsiniz>

Okuma Parçası-2
Nietzsche'ye Dair... (Tacy B. Strong)
1844-1900 yılları arasında yaşayan Nietzsche, 1869 yılında [daha 24 yaşındayken] Basel Üniversitesi’nde klasik filoloji kürsüsünün başına getirildiğinde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.
Okuma Parçası’nın devamını okumak için tıklayabilirsiniz>

Okuma Parçası-3
Dört Büyük Yanılgı (s. 53-56)
Nedenlerle Sonuçları Birbirine Karıştırma Yanılgısı
Nedenleri sonuçlarla karıştırmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur: Ben bunu, aklın kendinde mevcut olan yozlaşma biçimi olarak tarif ediyorum.
Okuma Parçası’nın devamını okumak için tıklayabilirsiniz>

Sunuş

Önsöz

1. Bölüm
Özdeyişler ve Oklar

2. Bölüm
Socrates Meselesi

3. Bölüm
Felsefede "Akıl"

4. Bölüm
Bir Yanılğının / Dalalet'in Tarihi
"Gerçek / Hakîkî Dünya'nın, Sonunda Nasıl Bir Mit'e Dönüştüğüne Dair

5. Bölüm
Gayr-ı Tabiî Bir Şey Olarak Ahlâk/çılık

6. Bölüm
Dört Büyük Yanılgı
Nedenlerle Sonuçları Birbirine Karıştırma Yanılgısı
Yanlış Nedensellik Yanılgısı
Hayali Nedenler Yanılgısı
Psikolojik İzah
Özgür İrade Yanılgısı

7. Bölüm
İnsanlığın "Islah Ediciler"i

8. Bölüm
Almanların Mahrum Olduğu Şey

9. Bölüm
Zamansız Bir Adamın Keşif Yolculukları
Benim İmkansızlıklarım

Renan
Sainte-Beuve
G. Eliot
George Sand
Psikologlar İçin Bir Ahlak Kuralı
Bir Sanatçı Psikolojisine Doğru
Emerson
Anti-Darwin
Psikologun Safsatası
"Entelektüel Vicdan" Meselesine Dair
Güzel Ve Çirkin
Schopenhauer
Sanat Sanat İçindir
Gayr-ı Şahsi, Sahneye Çıkar, Sahne Alır
Bir Doktora Sınavında
Aptallaşma Hakkı
Bir Diğer Diyet / Perhiz Sorunu
Ahlakçı olmayan Adam Konuşuyor
Egoizmin Tabii Değeri
Hıristiyan ve Anarşist
Dekadans Ahlakının Eleştirisi
Tabipler İçin Ahlak İlkeleri
Daha Ahlaklı Gelip Gelmediğimize Dair
Benim Özgürlük Anlayışım
Modernliğin Eleştirisi
İşçi / İşgücü Sorunu
Benim Kastetmediğim Özgürlük
İnancın İhtiyaç Duyulduğu Yer
Muhafazakarların Kulaklarına Fısıldananlar
Benim Deha Anlayışım
Suçlu ve Onunla İlişkili Şeylere Dair
"İşte Burada Özgür Bir Gelecek Bizi Bekliyor"
Tesadufi Olmayan Güzellik
Benim Anladığım Anlamda İlerleme: ["Tiksinti" Olarak Fransız Devrimi]
Goethe

10. Bölüm
Çekiç Konuşuyor

İndeks



JENERİK

kitabın başlığı putların alacakaranlığında
yazarı friedrich wilhelm nietzsche
türkçesi yusuf kaplan

külliyat yayınları 00002
ana metinler 0001
düşünce 002
çağdaş batı düşüncesi 002
nietzsche külliyatı 01

kitabın orijinal ingilizce başlığı gotzeng damerung / twilight of the idols
yayıncısı almanya, 1885 / penguin, 1968

genel yayın yönetmeni yusuf kaplan
editör ismail doğu
kapak tasarımı nüans ajans
iç tasarım mürettibhane
baskı-cilt kurtiş matbaacılık

birinci baskı istanbul, nisan 2008
fiyatı 08,00 ytl

isbn 978-605-5976-01-9
yayıncı sertifika no 0707-34-008811
kitap boyutu 11,5 X 18 cm
sayfa sayısı
jenerik 40 sayfa
gövde metin 182 sayfa
indeks 18 sayfa

28 Aralık 2011 Çarşamba

Daru'l Hikme-Son Yazılar

http://www.darulhikme.org.tr/

Anasayfada ki yazılara bir göz atmanız için gönderdim Daru'l Hikme'nin linkini. Ebubekir Hoca üç yazı göndermiş. En üstte göreceksiniz zaten.

Vesselam
Emin

26 Aralık 2011 Pazartesi

Çay Dünyası ve Kahve Dünyası

Bir abimizin(ismini sonra açıklarım) işletmecilik ile ilgili bir sorusuna binaen bu anketi yayınlıyorum. Malum Kahve Dünyasını hepimiz tanıyoruz. "Çay Dünyası" diye bir firmada Türkiye'de Eskişehir ve birkaç şehirde daha mevcut. Ama bizim bahsettiğimiz Çay Dünyası konsepti, Kahve Dünyasından kahveyi çıkartıp çay ve çeşitlerinin konulduğu konsepttir. Çay Dünyası Kahve Dünyası gibi lüks bir mekana ve kaliteli ürün ve hizmetlere sahip olacağı düşünülerek çayın 2 Lira gibi bir ücrete sahip olacağını farzedin. Bu tarz bir oluşumu ÇAYKUR Kadıköy'de başlattı ve tuttuğu söylenebilir. Size sorulan soru şu:6-7 Lira civarında bir bardak kahve mi? Yoksa 2-2,5 Lira civarında bir bardak çay mı?

25 Aralık 2011 Pazar

RECONQUISTA -- Endülüs’te Müslüman-Hıristiyan İlişkileri (LÜTFİ ŞEYBAN)

Endülüs, ilk dönem İslam fetihlerinin Sicilya’dan önceki son halkası ve tâcıdır. Ezelî Doğu-Batı mücâdelesinin Haçlı seferlerine dönüşmesinde düşünce kaynağı ve Haçlı Seferlerinin ilk cephesidir. İspanyol ve Portekizliler, diğer Avrupa Hıristiyanlarıyla birlik halinde Endülüs’e karşı Reconquista (Endülüs’ü Müslümanlardan geri alma) hareketini asırlarca sürdürmüşler ve 1492 yılında kesin başarıya ulaşabilmişlerdir. Bu kitap, yaşanan tüm sürecin büyük bir titizlikle kaleme alındığı, olayların anlaşılmasına yönelik bir katkı çabasıdır.

ENDÜLÜS TARİHİ ( W. M. WATT- P. CACHIA)

Endülüs sadece bir bölge değil, bir kültürdür. Farklı din, dil ve ırkların birarada yaşayabileceğine açık bir delil, farklılıkların toplumsal zenginliğe dönüştüğü bir vatandır.

Doğu kültürü Avrupa’ya Endülüs aracılığıyla girmiş ve ardında görkemli eserler bırakmıştır. Endülüs bu ihtişamını ürettiği eserlerin zarafetine mi yoksa yüksek kültür öğelerinin Avrupa’ya geçiş kanalı olduğu gerçeğine mi borçludur? İslam dünyasıyla temasını nasıl sürdürmüştür? İklim, coğrafya ve dinlerin birbirine karıştığı İber Yarımadası’nın koşullarına ne ölçüde uyum sağlamıştır? Kendi değerlerini tüm topluma aşılayabilmiş midir? Avrupa’ya tam olarak ne kazandırmıştır?

Sahanın yetkin isimlerinden W. M. Watt ve P. Cachia bu sorulara tarihsel sürecin tüm detayları eşliğinde cevap arıyorlar. Elinizdeki kitap, Müslümanların 711’de heyecanla başlayıp 1492’de hazin bir şekilde sona eren, XVII. asrın başlarına kadar da türlü meşakkatlerle devam eden Endülüs serüvenini konu ediniyor.

BBC belgeseli – Bilim ve İslam

http://www.dailymotion.com/video/xm0vll_bbc-science-and-islam-1_shortfilms?start=0#from=embed

İtibar’da bu ay sanat ve estetik var!

İbrahim Tenekeci yönetiminde yayınlanan aylık edebiyat ve fikriyat dergisi İtibar’ın üçüncü sayısı çıktı.

İtibar’ın “Emeğe Hürmet” başlıklı sunuş yazısı iyi şiir ve iyi hikâye şartına işaret ederek başlıyor. Sunuşta ürün kalitesinin hemen arkasından anılan ikinci gereklilik ise güzel ahlâk. Böylece derginin aynı zamanda nasıl bir “vefa müessesesi” inşa ettiği de açıklık kazanmış oluyor. Yine bu “vefa müessesesi” doğrultusunda ortaya konulan kadirşinas yazıların öneminin altı çiziliyor. İlk sayıda yer alan Sedat Umran’a dair yazıyı ikinci sayıdaki Arif Ay incelemesi izlemişti. Bu sayıda ise usta öykücü Ali Haydar Haksalhakkında mühim bir yazı yer alıyor dergide.

Şiiri merkeze alan İtibar’ın Aralık sayısı yirmi kadar şiiri içeriyor. İlk iki sayıda Küllük’üyle dergide yer alan Osman Konuk’un Cağaloğlu şiiriyle açılan derginin diğer şairleri Süleyman Çobanoğlu, Cevdet Karal, İbrahim Tenekeci, Ahmet Murat, Said Yavuz, Mustafa Akar, Emel Özkan, İbrahim Gökburun, Bülent Ata, Muhsin Macit, Mehmet Tepe,Abdüssamed Bilgili, Murat Saldıray, M. Serkan Aydın, M. Mücahit Yılmaz, Şaban Abak ve Suavi Kemal Yazgıç. Said Yavuz’un “Terk” adlı şiiri bu sayının öne çıkan şiirlerinden. Said Yavuz’un “Terk”i, “şiirdir, başı dönmüş bir mevlevinin alnındaki o ter, / insan vurulup düştüğü toprağı sever” gibi güçlü dizelerden oluşuyor.

Bu sayının hikâyecileri Ahmet Kekeç ve Sanem Kayhan. Son yıllarda daha çok köşeyazarlığıyla tanınan Ahmet Kekeç’in yeni edebiyat verimleri artık İtibar’da çıkacak.Ahmet Kekeç’in bu sayıda yayınlanan “Beyaz” hikâyesinin ardından “Kırmızı”nın geleceği de derginin sunuş yazısında ifade ediliyor.

İtibar’ın bu sayısının söyleşi konuğu Prof. Dr. Turan Koç. Ali Görkem Userin, Turan Koç’a İslâm sanatı ve estetiğinin temel meselelerinden şiire kadar uzanan sorular yöneltmiş. Çok yönlü bir akademisyen ve edebiyatçı olarak Turan Koç’un cevaplarında altı çizilmesi, üstünde düşünülmesi gereken birçok nokta mevcut. “Hakikatin Dili ve Ona Giden Yollar Sayılamayacak Kadar Çoktur” başlıklı söyleşi son yıllarda bu alanda ortaya konulan en zengin metinlerden biri olarak okunabilir.

İtibar’ın Aralık sayısında yer alan deneme ve inceleme ürünleri ise şunlar: Berat Demirci’den “Serçe Saati”, Hüseyin Akın’dan “Derin Bir Küskünlük”, Murat Erol’dan “Merhamet Medeniyeti”, Mustafa Akar’dan “Çobanoğlu’nun Çıkışı ve Hece”, Lütfi Bergen’den “Din ve Devlet”, Mehmet Şahinkoç’tan “Us Dışı Şiir Uz Dışı Şair”, Furkan Çalışkan’dan “Türkiye Kadar Bir Çiçek”, Yunus Emre Özsaray’dan “Ali Haydar Haksal’ın Öyküleri”, Kerim Akbulut’tan “Fotoğrafın Fotoğrafı”, İbrahim Tenekeci’den “Said Yavuz’un Terk Şiiri” ve Abdullah Harmancı’dan “Dergilerde Öyküler”.

www.itibardergi.com

info@itibardergi.com

facebook.com/itibardergisi

twitter.com/itibardergi

Tel: (0212) 544 24 61

24 Aralık 2011 Cumartesi

MEDENİYETLER DİYALOĞU / Roger Garaudy

  




   Roger Garaudy (Roje Garodi) bu eseri Müslüman olmadan beş sene önce yazdı. Yayınlanır yayınlanmaz birçok dünya diline çevrildi. Pek çok ülkede defalarca basıldı. İnsanlığın geleceği için kafa yoranların kaynak kitabı oldu. Bu kitapta savunulan tez şudur: Batılılar tarafından yüz milyonlarca Amerikan yerlisine o korkunç soykırım yapılmasaydı... Avrupalıların köle ticareti yüzünden yine yüz milyonlarca Afrikalı büyük bir katliâma tâbi tutulmasaydı... Emperyalist Batı, bütün dünyayı dört asır boyunca insafsızca sömürmeseydi... O sömürüyü hâlâ çeşitli yollarla devam ettirmenin yollarını aramasaydı... Sömürgecilik, yağma ve zulüm yerine, ah bir “Medeniyetler Diyaloğu” gerçekleştirilebilseydi!... İnsanlık şimdi insanca yaşamanın doruklarında olurdu! Bu kitap, bütün din, inanış ve bilgelikler üzerinde yeterli bilgi edinmiş ve bunlardan hareketle evrensel boyutta bir insanî kardeşlik ve paylaşımın nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda kafa yormuş bir düşünürün klâsikleşmiş şaheseridir...