Hoca, eğer aynı kelimelere farklı anlamlar yüklüyor isek orada doğru ve sağlıklı bir iletişim olamayacağını vurguladıktan sonra kitabın ilk kısmında "Kimlik sorunu ile kavramlar arasındaki içilişki"den şu şekilde bahsediyor: Toplumumuzun farklı kümelere bölünmüş olması ve ümmet bilincinin zayıflaması Tanzimat'ta aranmalıdır. Ümmet bilincinin yitirilmesi ise bu topraklarda yaşayan insanların kulluk bilincini yitirmesiyle sonuçlanmıştır.
Başka bir problematik ise, bir yandan İslam'dan uzaklaşırken diğer yandan şuursuz ve umutsuz bir şekilde batı hayranlığı ve taklitçiliği ile batı kültür ve kavramlarının kendimize uyarlama çabası olmuştur. Bunun neticesi ise Müslümalar'da kişilik parçalanması olarak tezahür etmiştir.
Laik-anti laik, tarzı kümeleşmeler bu topraklarda yaşayan insanların kimlik arayışı olarak anlaşılmalıdır. Lakin bu arayış yanlış bir zeminde olmaktadır. Kendisini laik olarak tanımlayan insanlar bile Müslüman kimliklerini dışlayamamışlardır. Bu parçalanma diğer kümelerde de aynı şekilde cereyan etmiştir.
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder