15 Mayıs 2012 Salı

muhafazakar sanat

malumunuzdur ki, i.pala'nın yazılarıyla alevlenen mevzu, şimdilerde hayli dallandı budaklandı. dücane cündioğlu bişeyler söylüyor, yusuf kaplan ona çakıyor. toplumun farklı kesimlerinden insanlar da bu konudan bahsetmeye başladı. acaba sanatın muhafazalısı ya da sanatçının muhafazakarı olmaz mı? ya da olur mu? olmalı mı?

8 yorum:

  1. Az önce okulda bir tiyatrodan çıktım ve muhafazakar sanat olamıyacağı kanaatindeyim.

    Muhafazakardan ne anlıyoruz önce onu cevaplandırmamız gerekiyor. Bizde akla hemen "dindar" geliyor fakat solcununda,sağcınında,liberalinde muhafazakarı olur.

    Tüm bunlardan öte ben "müslümanın ve müslümanca yaşamanın içerisine 'sanat' yerleştirilebilir mi?" onu sormak istiyorum. Az önce çıktığım tiyatro her ne kadar "muhafazakar" insanları barındırsa da bana bunun mümkün olmadığını gösterdi.

    Burada toplumun kabul ettiği gerçekliğin yani "sanat"ın yokluğunu düşünemez halde olduğumuz için var olanı kendi karakterimize büründürmeye çalışıyoruz. O da bence çok sırıtıyor.

    Not: Sanatın müslümanca yaşama içerisinde varlığı yokluğu tartışılır, benim net bir bilgim yok. Gözlemlere dayalıdır yukarıdakiler.

    Not2: Soruya tam bir cevap vermedim, kusura bakmayın. Çünkü yeterli derecede gündemi takip etmedim.

    YanıtlaSil
  2. muhafazakar değil de geleneksel sanat desek olur mu yani bizim iş? yani dindar insanlar sanat yapmalı mı? yapmamalı mı? en eksik kaldığımız yerlerden biri burası bence. sonra diyoruz ki sinemada, tiyatroda, dizilerde genelde batıl işler var. e ben üretmezsem bunları elbet biri üretecek. boşluk kabul etmiyor hiç birşey..

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Evet, diyoruz ki sinema, tiyatro vs.'de batıl işler var. Ama müslüman olarak bizim sinemaya, tiyatroya ihtiyacımız var mı? İlk önce bunu bir sorgulayalım. Yani toplumun genelgeçer kabul ettiği herşeyi "müslümanlarda yapmalı" demek ahmaklık olur.

    Sanat geniş bir kavram ve geniş bir alan. Bunu görsel sanatlardan ibaret görmemek lazım. Zira bunların(görsel san.) neresinden tutarsak elimizde kalıyor. Diğer yandan hat, tezhip, mimari alanlar gibi bize ait kollar var.

    Ama işe sinema açısından bakarsak bunu nasıl başaracağımız konusunda ciddi şüpheler var aklımda. Diyelim ki bir aşk hikayesi anlatıyorsun, filminde bunu nasıl yansıtacaksın. "O çift birbirine dokunacak mı, film icabı evinde mahrem bölgede başını açacak fakat seyirciye namahrem olacak mı?" Bir sürü sorun. Veya geçenlerde çıkan "dizilerde neden başörtülüler oynamıyor?" sorunsalı(Bu hakikaten dert olmuş bazılarına). Sizce bunun ötesini öngörmek çok basit değil mi? Artık başörtüsü de metacı zihniyetin bir parçası oldu ne yazık ki...

    Eski bir argümandı mesela; "Bizim de bir Hollywoodumuz olmalı". Ben de şahsen savunurdum bir zamanlar, peki ne kadar doğru? En son Fetih 1453'te görmedik mi bizim Hollywood'u. Muhteşem Yüzyıl veya. Ya da en muhafazakar TRT'nin Bir Zamanlar Osmanlı:Kıyam'ı. Biz bu sektöre çoktan girdik ve tartışageldiğimiz muhafazkar sanatın ötesi de gayet kötü bir ufuk vaadediyor kanımca.

    Vesselam

    YanıtlaSil
  5. Bu üstteki yorumu okuyanlar lütfen şöyle bir argüman getirmesin: "Aşk filmi olmaz başka alanlarda çekeriz". Çünkü aşkın olmadığı nadir filmler var, aşk olmasa kadını ve filmde onu yansıtacak ilişkileri nasıl dışlayacaksın.

    Hadi tüm bu tehlikelerden kendini kurtardın diyelim. Toplum senin görsel sanatlarına doyduktan sonra o zaman da "boşluk kabul etmiyor hiçbir şey" deyip "yeni mecralara" yelken açalım artık demekten kendini alabilecek misin?

    Bunlar karışık işler üstad, modern hayatın vesveseleri...

    YanıtlaSil
  6. ne veya nasıl çekileceği değil mevzu. onlar elbette halledilir. asıl çözülmesi gereken hangi sanat veya nerdeki sanat? biz neresindeyiz olan bitenin? olmamalı mıyız? yoksa ben sana hiç kimsenin birbirine dokunmadığı bir porno film de çekebilirim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birbirine dokunmak değil mesele işte onu da yukarıda cevapladım.

      Hangi sanat konusunu tartışalım ama bunu muhafazakar çerçeveden çıkaralım lütfen. Eğer ki modern algıyla yürüyeceksek; zannımca olmamalıyız. Eğer hakikaten müslümanca yapacaksak bu işi ciddi kafa yormalıyız.

      Sil
  7. Bir de şu muhafazakarlık mevzusunu bir rayına oturtalım lütfen. Neden "muhafazakar" denilince akla "müslüman" geliyor bu ülkede anlamış değilim. İngiltere'den doğan "conservatism" nasılsa Türkiye'de müslümanlara atfedilir olmuş. Her anlayışın muhafazakarlığı olabilir, solculuk vs. Ondan da garibi bu muhafazakar filozoflar tam liberal ekonomi savunucularıdır. Bu tanıma kendimizi oturtmak inanın liberal İslamcılar ya da sosyalist İslamcılar kadar garip. Din ve kültür yozlaşması açısından bu batı endeksli yol almalarımızın hepsi çuvalladı dolayısıyla "muhafazakar sanat"ta çuvallar . Yok köklerimize inip bir kültür atılımı yapıp sanat yapacaksak ayrı.

    Tüm bunlardan öte Mehmet Abi şunu söyleyeyim; iyi para var bu işte. Kendini belli ediyor:)

    YanıtlaSil