Ben "Biz muhafazakar demokrat bireyler yetiştireceğiz" söyleminden ziyade "Biz demokrat bireyler yetiştireceğiz" şeklinde bir söylemi beklerdim. Çünkü AK Parti'nin gerek demokratik açılım, gerek vesayetin kaldırılması adı altında yaptığı bütün işlerin sonunda ancak demokrat vatandaş yetiştirme hedefi çıkar. Ama dindar dediğiniz zaman bu farklı bir şeydir ve endoktrinasyon (birisine veya bir topluluğa görüş, düşüngü aşılama ya da fikir telkin etme) dediğimiz tarzı kapsar.
Laik bir devlette hükümetin böyle bir yaklaşımı olamaz. İnsanlar dindar da olabilir, ateist de olabilir; bu siyasi otoritenin karar verebileceği ve yönlendireceği bir şey değildir. Dindar insandan kötülük gelmez gibi bir beklenti varsa o ayrı bir şey, onu bilemem. Ama benim beklediğim söylem daha farklıydı; çok doğru bulmadım. "Demokrat birey yetiştirme hedefindeyiz" denilseydi kendi politikalarıyla daha tutarlı olurdu ve mantıksal olarak kendilerinden beklenen bir yaklaşım olurdu.
Siyaset Bilimci Prof.Dr. Mehmet Ali Kılıçbay
Öncelikle bir ülke eğer laik ve demokratik ise değil bireylerin dini görüşlerini etkilemesinin yanlış olması, böyle bir ifadenin yer alması, gündeme düşmesi bile başlı başına bir hatadır. Devlet bireyin hiçbir şeyine karışamaz. Ne dinine, ne diline, ne ahlakına ne de başka bir şeyine... Genel yasal bir sistem vardır, -ki bunun insan haklarına saygılı bir yasal sistem olması lazım "Hukuk Devleti" dediğimiz zaman bunu kastediyoruz- her yasa mutlaka hukuk demek değildir, yasalar bazen son derece baskıcı olabilir, burada demokratik yasalardan ve demokratik bir yasal sistemden söz ediyoruz; eğer demokratik bir yasal sistem kurulmuşsa yasalarla ihtilafa düşenler yasalar önünde hesap verirler. Bunun dışında devletin bireye herhangi bir şekilde don biçmeye hakkı yoktur.
Öncelikle bir ülke eğer laik ve demokratik ise değil bireylerin dini görüşlerini etkilemesinin yanlış olması, böyle bir ifadenin yer alması, gündeme düşmesi bile başlı başına bir hatadır. Devlet bireyin hiçbir şeyine karışamaz. Ne dinine, ne diline, ne ahlakına ne de başka bir şeyine... Genel yasal bir sistem vardır, -ki bunun insan haklarına saygılı bir yasal sistem olması lazım "Hukuk Devleti" dediğimiz zaman bunu kastediyoruz- her yasa mutlaka hukuk demek değildir, yasalar bazen son derece baskıcı olabilir, burada demokratik yasalardan ve demokratik bir yasal sistemden söz ediyoruz; eğer demokratik bir yasal sistem kurulmuşsa yasalarla ihtilafa düşenler yasalar önünde hesap verirler. Bunun dışında devletin bireye herhangi bir şekilde don biçmeye hakkı yoktur.
Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Böl. Öğr. Üy. Prof. Dr. Yasin Aktay
Demokratik laik devletlerin böyle bir misyonu olmaz. Ama siyasi partilerin böyle bir hedefleri ve politikaları olabilir. Devlet aygıtının böyle misyonu yoka ama partiler kendi iç politikaları çerçevesinde bunu yapabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, dindarlık empoze edilebilecek bir şey değildir.
Dindarlık genellikle insanların özgür iradeleriyle ebeveynin tercihleriyle şekillenebilir. Kaldı ki siz ne kadar dindar bir birey yetiştirmeye çalışırsanız çalışın, çocukların özgür irade ile tercih yapmalarının önü her zaman açık
olmalıdır. Devlet, birey ve ebeveyn arasına giremez. Ama partiler aksini düşünebilirler. CHP bugüne kadar gerçekten de tamamen seküler, dinsiz demesek bile dine kayıtsız bir nesil yetiştirmeye çalıştı; bu gerçek. Öğrencileri dinden
uzaklaştırmak konusunda elinden geleni yaptı, dindarlığın miktarına ne kadar dindar olunacağına da kendisi karar verdi.
CHP'nin ilahiyat fakültelerini kendilerinin kurduğunu söylemesi önemlidir çünkü var olan ilahiyat fakültelerini yine kendileri kapatmıştı. Kendisi kapatmış, sonra "Bu kadar fazla oldu" diyerek açan yine kendisi olmuştur. Laik devletin misyonu konusundaki tartışmalara bakarsak, Sayın Başbakan'ın söylemini çok onaylamıyorum, üzerinde çok düşünülmemiş bir söylem olduğunu düşünüyorum. Yarın öbür gün biri gelir, sizin çocuğunuzu başka türlü yetiştirmek istediğini söyler. Toplumun önünü açmak gerekiyor. Ama Erdoğan devlet imkanlarını kullanarak değil de, kendi sivil toplum kanallarını kullanarak böyle bir nesil yetiştirme hedefinde olabilir; bu da doğru bir şeydir.
Demokratik laik devletlerin böyle bir misyonu olmaz. Ama siyasi partilerin böyle bir hedefleri ve politikaları olabilir. Devlet aygıtının böyle misyonu yoka ama partiler kendi iç politikaları çerçevesinde bunu yapabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, dindarlık empoze edilebilecek bir şey değildir.
Dindarlık genellikle insanların özgür iradeleriyle ebeveynin tercihleriyle şekillenebilir. Kaldı ki siz ne kadar dindar bir birey yetiştirmeye çalışırsanız çalışın, çocukların özgür irade ile tercih yapmalarının önü her zaman açık
olmalıdır. Devlet, birey ve ebeveyn arasına giremez. Ama partiler aksini düşünebilirler. CHP bugüne kadar gerçekten de tamamen seküler, dinsiz demesek bile dine kayıtsız bir nesil yetiştirmeye çalıştı; bu gerçek. Öğrencileri dinden
uzaklaştırmak konusunda elinden geleni yaptı, dindarlığın miktarına ne kadar dindar olunacağına da kendisi karar verdi.
CHP'nin ilahiyat fakültelerini kendilerinin kurduğunu söylemesi önemlidir çünkü var olan ilahiyat fakültelerini yine kendileri kapatmıştı. Kendisi kapatmış, sonra "Bu kadar fazla oldu" diyerek açan yine kendisi olmuştur. Laik devletin misyonu konusundaki tartışmalara bakarsak, Sayın Başbakan'ın söylemini çok onaylamıyorum, üzerinde çok düşünülmemiş bir söylem olduğunu düşünüyorum. Yarın öbür gün biri gelir, sizin çocuğunuzu başka türlü yetiştirmek istediğini söyler. Toplumun önünü açmak gerekiyor. Ama Erdoğan devlet imkanlarını kullanarak değil de, kendi sivil toplum kanallarını kullanarak böyle bir nesil yetiştirme hedefinde olabilir; bu da doğru bir şeydir.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Böl. Öğr. Üy. Doç.Dr. Mazhar Bağlı
Modern dünyada devletlerin herhangi bir ideoloji veya düşünceyi bireylere empoze etmesi temel ilke olarak doğru karşılanmıyor. Devletin temel görevleri dışında bir sivil toplum görevi olarak bakılıyor. Fakat şöyle bir durum var; Türkiye'de buna karşı gelinse de dünyada bu alanda yasal düzenlemeler yapılıyor. STK'lardan, dini cemaatlerden, kiliselerden görüş alıyorlar ve gençlerin doğru karar veremediklerini düşündükleri alanlarda devlet korumasında olmaları gerektiğine dair yaygın bir kanaat var. Türkiye'de bunu dile getirdiğiniz zaman iş sosyo-psikolojik eksenden
siyasi mecraya kayıyor. Bundan dolayı işin akademik, teorik kısmını tartışamıyoruz bir türlü. Ama siyasi partiler, bir ülkede daha dindar kesimin oluşması için gerekli birtakım projeleri yapabilir. Diğer partiler de başka alternatifler sunar. Böyle bir özgürlük varsa sorun yok. "Sadece benim dediğim olacak" yaklaşımı doğru değildir. Muhalefetin de başka toplumsal projeyi rahatlıkla sunabilmesi, uygulamak istemesinin önü açıksa bir sorun yok bence. Başbakan'ın dindar bir gençliğin yetişmesini arzu etmesi özü itibariyle yanlış değildir. Sana izin vermem, böyle yetişecek derse sorun olur. Demokraside siyasi merkezler proje üretirler, topluma sunarlar, toplum hangisini kendisine yakın görürse onu seçer.
Modern dünyada devletlerin herhangi bir ideoloji veya düşünceyi bireylere empoze etmesi temel ilke olarak doğru karşılanmıyor. Devletin temel görevleri dışında bir sivil toplum görevi olarak bakılıyor. Fakat şöyle bir durum var; Türkiye'de buna karşı gelinse de dünyada bu alanda yasal düzenlemeler yapılıyor. STK'lardan, dini cemaatlerden, kiliselerden görüş alıyorlar ve gençlerin doğru karar veremediklerini düşündükleri alanlarda devlet korumasında olmaları gerektiğine dair yaygın bir kanaat var. Türkiye'de bunu dile getirdiğiniz zaman iş sosyo-psikolojik eksenden
siyasi mecraya kayıyor. Bundan dolayı işin akademik, teorik kısmını tartışamıyoruz bir türlü. Ama siyasi partiler, bir ülkede daha dindar kesimin oluşması için gerekli birtakım projeleri yapabilir. Diğer partiler de başka alternatifler sunar. Böyle bir özgürlük varsa sorun yok. "Sadece benim dediğim olacak" yaklaşımı doğru değildir. Muhalefetin de başka toplumsal projeyi rahatlıkla sunabilmesi, uygulamak istemesinin önü açıksa bir sorun yok bence. Başbakan'ın dindar bir gençliğin yetişmesini arzu etmesi özü itibariyle yanlış değildir. Sana izin vermem, böyle yetişecek derse sorun olur. Demokraside siyasi merkezler proje üretirler, topluma sunarlar, toplum hangisini kendisine yakın görürse onu seçer.
(Haberturk.com'dan alıntıdır.)
SİZ NE DERSİNİZ?
İhsan Eliaçık başka bir açıdan konuya yaklaşmış bu görüşlere ne dersiniz?
YanıtlaSilHabertürk'te Balçiçek Pamir'in sunduğu Söz Sende programına konuk olan İhsan Eliaçık Başbakan Erdoğan'a "senin görevin inançlı nesil yetiştirmek değil. Özgürlüklerin önünü açmak. Nesli yetiştirecek olan ailelerdir" dedi. İhsan Eliaçık "Erdoğan'ın bu sözünü totaliter buluyorum" dedi.
Eliaçık İktidarın görevi insanları dönüştürmek değildir. Devletin ve iktidarın böyle bir görevi yoktur. Siz halkın önünü açmakla mükellefsiniz. Halk kendi çocuklarını istediği gibi yetiştirir. Dindar gençlik yetiştireceğiz demekle Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz demekten hiç bir farkı yoktur. Bu tür gençleri ilgili sivil toplum kuruluşları yetiştirir. Bu sizin işiniz değildir. Bu toplumda müslüman var. Hristiyan var. Dindar demek inancını ve hayatını ona göre yaşayan kişi demektir.
"HZ. MUHAMMED ÖRNEK ALINMALI"
Ben bugüne kadar ceketiyle gelip ceketiyle giden politikacı görmedim. Olursa onun kitabını yazacağım. Bir tek Hz. Muhammed ceketiyle gelip ceketiyle gitmiştir. Bütün polikitacı ve devlet adamların onun yaşantısını örnek alması gerekir.
"TEPE TAKLAK GİDECEKSİNİZ"
Şöför değişti ama araç aynı öyne gitiyor. Bizim 28 Şubatta yaşadıkarımızı şu anda Ulusalcılar ve BDP'liler yaşıyor. Hükümete söylüyorum. Gidişatınız gidişat değil. Tepetaklak gideceksiniz. Bu muhalefet de gitmeli. Çünkü bu muhalefet hükümete güç veriyor. dedi
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYazarların hepsi karşıt bir tavır sergilemiş. Karşı çıkış argümanlarıda Başbakanın künyelendiği kavramlar. Demokratlık ve laiklik malum çok sahiplenildi başbakan tarafından. Bu bir çelişki çıkartabilir ortaya. Fakat ben salt anlamda başbakanın "dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz" söylemine katılıyorum. Ki bizde " ahlaklı gençlik" üzerine kuruyoruz meselemizi,davamızı.
YanıtlaSilYazarların görüşlerine binaen yorum yapmadım, yapmakta istemiyorum.
Benim bu süreçte merak ettiğim-niyet okumak istemiyorum ama- gündem bu mevzu ile oyalanırken arkada bir şeyler mi dönüyor?
Bu konu etraflıca konuşulsa idi.
YanıtlaSilihsan eliaçık, her ne kadar tuhaf yazsa da adamın muhalefeti tutarlı oluyor kimi zaman. şu c.özdemir'in canlı yayına çıkardığı eleman çok pis koydu ama: biz açken dindarlar nerdeydi? olayın özünün bu olduğunu düşünüyorum. gerisi sırf laf kalabalığı..
YanıtlaSilaceb, tayyib erdoğan'ın kızgınlığı eksikliğinin yüzüne vurulmasından dolayı mı?
YanıtlaSilYorumlarda isminizi belirtin lütfen. Kurtubaliları ben kullanıyorum. Kendinize nick alsanız bile birkaç sefer isminizi belirtinki öğrenelim kimden geliyor mesajlar.
YanıtlaSilEmin Tak
http://haber5.com/guncel/tinerci-gencten-erdogana-yanit
YanıtlaSilYukarıdaki linkte facebookta dönen bu haber ile ilgili yorumlar göreceksiniz...
8 yaşında evden kopup tinerci olan bir çocuğa "dindar olmadığın için bu haldesin" demek hangi zihnin ürünüdür? İmtihan dünyası burası. Onların kurtulması için çalışmayıp sonra da "dindar olsaydın böyle olmazdın" diyerek imtihanı veremeyeceğimizi düşünüyorum.
Nurettin Yıldız Hoca blogdaki videosunda "hastaları ziyaret derneği" kurun demişti. Bu minvalde "tinercileri kurtarmak" içinde bir dernek kurulabilir pek alâ.
Başbakanın "dindar nesil" söylemi benim hoşuma gitmişti.Hatta İslami kesimden bu kadar tepki göreceğini bile zannetmemiştim. Nihayetinde ulaşılan noktada ise "tinerci bir gençlik mi yetişsin" gereksiz bir söylemdi.
Çünkü;
"Dindar gençliğin karşısında tinerci bir gençlik yetişmiyor zaten. Dindar gençliğin karşısında dinsiz ya da nüfusta dine sahip bir gençlik yetişiyor!"
Tinerci gençlik planlı bir yetiştirmenin sonucunda ortaya çıkmıyor, bu insanlar çok bozuk bir aile yapısından sokaklara akıp giden insanlar genellikle.
Ama dinsiz veya içi boş bir din yaşamak planlı bir süreç içerisinde gelişiyor ki gördüğümüz üzere çok büyük kitlelere yayılabilmiş.
"Tinerci gençlik" ise çok azınlık bir nüfusa sahip. Dolayısıyla bu tartışmanın içinde koyulacak bir tarafı yok yukarıda zikrettiğim gibi.
Vesselam
Millet olarak polemiklerden hoslandigimiz icin kim kime ne demis,o ne cevap vermis gibi seyler daha cok ilgimizi cekiyor sanki.
YanıtlaSilBasbakanin soylemi ve ondan sonra gelisen polemikleri ele almaktan cok ahlakli,dindar,vatanini ve milletini seven nesillerin nasil ve hangi sartlar altinda egitilmesi dogru olur konusunu konusmak daha yararli olur zannedersem.
Mimarlik okudugum icin alanimla ilgili olarak devletin bu konuda yapabilecegi oncelikli is, medeni sehirler insaa etmektir.Cunku sehirlerin nesiller uzerinde manevi,kulturel,idrak ve davranis tercihleri acisindan etkisi cok buyuktur.En azindan gunumuzde yapilan okullarin ve camiilerin milli bir dokuya sahip olmasi ve ehil kisiler tarafindan insaa edilmesi gerekir.
Once insanlar yapilara sekil verir, daha sonra da yapilar insanlara sekil verir.Dokusu Islam olan sehirlerde yetismis genclerin dokusu da Islam olur..
ATATÜRK ilke ve inkılaplarına “Yetmez ama EVET” diyen Kürt HDP'ye, “Eşhedü en lâ ilâhe … ” diyen Kürt ise AK PARTi'ye yönelmektedir. Binaenaleyh ATATÜRKÇÜLER, Sn.ERDOĞAN'ın “Dindar nesil yetiştirme” projesine, vatanın ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü adına “Yetmez ama EVET” demelidirler. Namaza, oruca biranönce başlasalar daha da iyi olacaktır.
YanıtlaSil